Evet, tamam on yıl önce bunu söylesem boş gözlerle bana bakıyor olurdun. Eminim ki şu anda bu başlığın altında neler anlatacağımı merak ediyor ve okumaya devam ediyorsun. Hızlı bir biçimde toparlayacağım.
Klasik e-ticaret anlayışı sürünmeye başladı. Plazalarda çalışan birkaç arkadaş bir araya gelip üç gün sonra e-ticaret işine girebiliyor. Şaka değil! Yıllık 500 lira verip yazılıma sahip olabiliyorsunuz. 500 bin lira harcamanız da mümkün. Üç cümle önce ne dediğimi fark ettin mi? “Klasik e-ticaret” hiç garipsemediğine eminim.
Kabul etmeliyiz ki klasikleşti ve tadı kaçtı. Ürün görselleri, evet, birden fazla görsel, üzerine gelince büyüsün! Bu ne! Üzerine gelince büyüsün viagra, cialis ve türevlerini mi satıyorsunuz. Aklınıza gelen en başarılı on tane e-ticaret sitesi gezin. Görseller, üzerine gelince büyüsünler, kopyala ve yapıştır açıklamalar. Doğruluğu şüpheli teknik bilgiler. Komik yorumlar ve elbette ki sepete ekle düğmesi. İnsanlığın hayal gücünden bu kadar yoksun kaldığına inanamıyorum. Yakın zamanda her şeyi satan sitelerin düşüşe geçtiğini hep birlikte göreceğiz. Elbette sadece ben “Ben söylemiştim!” diyeceğim. Ürüne ve konusuna hakim e-ticaret siteleri ise yükselerek yaşamını sürdürecek.
Peki, mevcut durumda görülen en büyük eksikler neler. Gerçekten ama gerçekten işe yarayan ve kullanılabilir olan ürün sihirbazları. Tezgâhtarlık! Evet efendim. Ürün bilgilerini gir, fiyatı kondur, sepete eklesinler diye bekle. Çok beklersin. Ürünü pazarlaman gerek. Sözü daha fazla uzatmadan, gelecek yazılarımda şu konulara değiniyor olacağız: Anında pazarlama, sanal esnaflık, müşteriye çay ikram etme sanatı ve müşteri velinimetimizdir kavramları.
Hayırlı işler, iyi alışverişler :)